You are currently viewing İnceleme: Dark Souls Remastered

İnceleme: Dark Souls Remastered

  • Reading time:12 mins read
  • Post comments:0 Yorum

2017 yılında Dark Souls 3 ile Miyazaki’nin dünyasına giriş yaptım. Oynadığım hiçbir oyuna benzemeyen bir oyundu. O zamana kadar oynamış olduğum oyunlardan beklentim belliydi: zevk almak, eğlenmek ve rahatlamak. Bu souls serisine girişimle birlikte başka bir evrene girdiğimi anladım. İlk oyunu birkaç sene önce oynadım. Hatırlayabilmek için tekrar başladım ama bitirmedim. Sabırlı bir şekilde oynayacak mentale sahip olmadığımı anladım ve Capra Demon ile birlikte kapadım oyunu.

Dark Souls

Dark Souls serisi aksiyon rol yapma oyunu olarak sahneye çıktı. Oyuna başlamadan karakterinizi yaratıyorsunuz. Diğer rol yapma oyunlarında olduğu gibi istediğiniz ismi, cinsiyeti ve fiziksel görünüşü belirleyebiliyorsunuz. Tabi oyunu ilk bitirişinizden sonra bu ekran önemini kaybediyor. Sonraki başlangıçlar için genelde hızlı birşekilde bu ekran geçiliyor diğer birçok oynanan RPG oyunlarında olduğu gibi. Tekrar oyuna başlama sayısıyla doğru orantılı olarak yaratılan karakterin fiziksel tarafta absürtlüğü de artıyor. Üstüne düşünülmüş daha yaratıcı karakterler görebiliyoruz. Görünüşün dışında başlangıçta sahip olabileceğimiz eşya seçenekleri de bulunuyor. Yeni başlayanlar damage ya da can derdinde olurken tecrübe sahipleri master key ile keşfetmek istediği başka bir sınıf ile daha kısa sürede oyunu bitirme derdinde. İlk oyun birçok açıdan Dark Souls 3’ten ayrışıyor. Detayına girip konudan uzaklaşmanın gereği yok ancak kendisini ağırlıklı olarak hissettiren bir durumdan bahsetmek istiyorum. Oyuna girişimin üzerinden kısa birsüre geçtikten sonra yalnızlığı, karanlığı ve ümitsizliği derinden hissettim. Oyunun müzikleriyle birlikte bu hisler giderek daha da kuvvetleniyor. Aklıma direk Elden Ring’teki nomadic merchant’ın kemanıyla çaldığı parça geldi. Kaos Lordu olmanın ilk adımını atmadan önce dinlenilmesi gerek. Sonrasında put the pedal to the metal: MAY CHAOS TAKE THE WORLD.

Elden Ring Kaos Lordu sonu
Kaos Lordu chosen undead

İlk İzlenim

Oyunun başlarında ne yapacağımı bilemedim. Dürüst olayım, oyunun sonuna kadar ne yapacağımı bilemedim. Sanki hep yanlış yere gidiyormuşum gibi bir hissettim. Lineer bir yapısı var diye düşünmüştüm ancak Lordran’a geldiğimde ipin ucu koptu. Harita yok, ubisoft ya da diğer uzak doğu rpg oyunlarında olduğu gibi ekranın her tarafında beliren ve 50iq insanlara hitap eden çocukça yönlendirmeler yok. Yanlış anlaşılmasın, herhangi bir yönlendirme yok. Oyun içerisindeki NPC’lerin bazılarının ağızlarından kerpetenle laf alarak konuştuğunuzda ne yapacağınızı belki kestirebilirsiniz. Bu türe yeni başlayacak bir insanı zorlayan bir durum. Wiki tarafından yardım almadan oyun bir çile haline geliyor çünkü oyundaki farklı opsiyonları görmek ve npclerin görevlerini devam ettirip ne olacağını tecrübe etmek zorlayıcı. Oyunu tekrar tekrar bitirmiş birisi için bile zor ve bu insanlar çoğu zaman aldığı notlara bakarak oynuyor.

Firelink Shrine kısmında size sunulan 3 farklı patika var. İçimden bir ses aşağıdan başlamam gerektiğini söyledi ve salak gibi hayaletleri öldürmeye uğraştım defalarca ölüp tekrar gelerek. Gittim öldüm yine gittim yine öldüm ve tekrar gittim gene öldüm. Dur lan dedim bu sefer de havuzlu taraftan gideyim. Bu sefer de kesmeme rağmen tekrar canlanan iskeletler karşıma çıktı. Nihayet, gitmem gereken yerin yukarı taraf olduğunu anlayıp ordan devam ettim ve uzun soluklu bir maceraya başlayabildim. Oyunun çıkış yılı 2011. Benim oynadığım 2018 yılında çıkan remastered versiyonu. Oyunun grafik kalitesini remastered üzerinden yorumlayacağım çünkü ilk halini oynamadım. Oyunun grafikleri pek iç açıcı değil. Kötü değil ama iyi de değil. Vasat diyebilirim ki bu remastered hali. 2011 yılında çıkan kim bilir nasıldır. O yılda çıkmış, dönemine göre grafik anlamında başarılı oyunlar var: Skyrim, Batman Arkham ve Call of Duty Modern Warfare 3 gibi. Dolayısıyla 14 yıl önce çıkmış diyerek grafik tarafında ortaya konan başarısızlığı örtmeye çalışmak gereksiz zaten kimse de böyle bir şey söylemiyor.

Dark Souls Yapısı

Dark Souls Remastered’ın oynanışı başta sarmasa bile ve hatta ilkel gelse bile ilerleyen süreçlerde ilginç bir şekilde sizi keyiflendiren bir yapıya bürünüyor. Bonfire denen bir sistem var checkpoint gibi. Bu noktalarda dinlenmeyi tercih ettiğinizde canınız ve potlarınız doluyor. Yine bu noktada büyülerinizi atıyabiliyorsunuz ve aynı zamanda mana ve can potunuzun dağıtımını ayarlayabiliyorsunuz. İlerleyen zamanlarda ise ışınlanabiliyorsunuz. Bunun maliyeti ise kestiğiniz tüm yaratıkların tekrar canlanması. Bunların içerisinde bosslar ve mini olanları dahil değil. Oyunun para birimi soul ve topladığınız soulları bu bonfire kısımlarında karakterinizin statlarını yükseltmek için kullanabildiğiniz gibi tüccarlardan satın almak istediğiniz herhangi bir ürün olursa da yine bunu kullanıyorsunuz. Eğer üstünüzde soul varken ölürseniz öldüğünüz yerde sahip olduğunuz kadarı bırakılır ve bonfireda doğduktan sonra gidip onu almanız gerekir. Almadığınız senaryoda ise geçmiş olsun topladığınız tüm soullar gitti demektir. Bu durum oyunda sahip olduğunuz parayı iyi kullanmanız noktasında kafa yormanızı sağlıyor. Statlar için harcamayıp bir item ya da bir spell için de bekletebilirsiniz ama ölürseniz tüm emekleriniz boşa gider. İyi hesaplanmalı.

Dark Souls'da kaybedilen ruhları tekrar kazanmak
Ölünce yitirilen soulları tekrar elde etmek

Yapay zeka tarafında sizi çılgına çevirecek tecrübeler yaşayabilirsiniz. Bir boss karşısında öldünüz ve bonfireden koşmaya başladınız diyelim. 3213 kez aynı atak patternini gerçekleştiren mob bir anda eşiğe gelmiş sabrınızın taşmasına sebep olabiliyor yaptığı saçma sapan bir saldırı ile. Zaman zaman moblar olduğu yerde elinde kalkan ile durur; gelmezler üzerinize ve bu şekilde bir süre geçebilir. RNG’yi tecrübe etmek de mümkün. Genel anlamda ise zaten bildiğiniz üzere her yaratığın belirli bir atak paterni var ve bunu öğrenmeniz bekleniyor. Dark Souls Remastered kendisini atmosfer ve harita alanlarında diğer souls oyunlarından ayrıştırıyor. Muazzam bir harita tasarımına sahip bir oyun. Oyuna başladınız ve diyelim ki 1-2 saat geçirdiniz. Yaratıkları kestiniz, bossları kestiniz ve ilerledikçe ilerlediniz. Daha sonra kuytu köşede bir yer gördünüz. Neymiş diyerek gittiniz ve bir baktınız ki başladığınız yere dönmenizi sağlayan ilkel bir asansör ya da bir kapı. İç içe geçmiş koca bir harita tasarımı söz konusu. Bosslardan ziyade sizi zorlayacak olan işte bu harita tasarımı ve bonfire arası mesafelerin yüksek olması. Grand Archive’dan Seath the Scaless’a giden yolu tekrar tekrar arşınlarken keşke ejderhalar galip gelseydi diyeceksiniz. Ne gam kaldı ne ümit, her şey kül, her şey harap…

Dark Souls Mekanikleri

Oyunun aksiyon mekanikleri için çok da fazla konuşmaya gerek yok. Vur 2x ya da 3x (eğer sabırsızsanız) daha sonra roll ve tekrarla. Hasar almadan kesmeniz için güvenilir liman genelde vur 2x’tir. Çoğu oyuncu sabırsız davranarak bir kez daha vurup işi daha çabuk halletmeye çalışır ancak yine çoğunlukla bu ters teper. Tabi istisnalar hariç, bossun canı az kalmıştır vs. Ne zaman sabırlı ve mental sağlığım yerinde oynasam çok daha kolay ve kısa sürede bitirmişimdir. Sadece bu oyun özelinde değil genel olarak tüm pc FromSoftware oyunlarını. Sahip olduğunuz soullar ile doğru statlara puan vermek oyun deneyiminizi etkileyecek en çok dikkat etmeniz gereken olaydır heralde çünkü geri alamıyorsunuz. Silahlar ve büyüler bu statlara göre scale alıyor. Diğer yandan, silahların statlardan aldığı scale kat sayısı farklı. Strength ya da dexterity bazı silahlarla daha iyi ilişkiye sahipken bazıları ile ortalama ya da kötü. Bunu verilen not ile anlayabiliyorsunuz silahın ayrıntılarından. S en iyisi e ise en düşüğü. Silahlarınızı buna göre seçmeniz gerek. Hybrid bir build ile gitmek istiyorsanız verdiğiniz puanlarla etkileşimi iyi olan bir silah ya da chad unga bunga build yapmak istiyorsanız çökün strength, endurance ve vitality statına. Zweihander sevdalıları arasına katılın!

Oyundaki oynanış/mekanik tarafında bilmeniz gereken diğer bir nokta ise silahınızı güçlendirme olayı. Yükseltmek için gereken bazı maddeler oyunda sınırlı sayıda. Dolayısıyla burda sizi zorlayan başka bir durum ortaya çıkıyor. Sevdiğiniz bir silah var ve onunla bir süre oynadınız. Ancak bir süre sonra başka bir silahı daha çok sevdiniz ama onunla oynama şansınız pek yok eğer sınırlı sayıdaki artı basma itemlerini başka bir silah üzerinde kullandıysanız. Tabi yükseltmeden de oynarım derseniz diyecek bir sözüm yok. Pek bilinmeyen bir nokta ise silahlar başka elementler ile birleştirilebiliyor ve bunlar scale durumunu değiştirebiliyor ve yeni bir özellik ekleyebiliyor. Örneğin büyücü oynamak istediniz ve moblar üzerinde çok da spell harcamak istemiyorsunuz ya da boss savaşında atabileceğiniz büyünüz kalmıyorsa longswordunuzun enchanted ember ile intelligence statından “A” ile korele olmasını sağlayabilirsiniz. Bu ember’a ilk seviyelerde ulaşmak da mümkün. Bunların dışında boss ruhu ile özel bir silah yapmanız da mümkün.

Dark Souls Remastered yükseltme rehberi
Silah yükseltme rehberi

Senaryo

Hikaye için pek olumlu yorum yapamayacağım çünkü oyun içerisinde ne olup bittiğini anlamak zor. Wiki sayfalarına girmeniz gerekiyor. Solaire neden bir anda hiç beklemediğimiz bir şekilde karşımıza çıkıyor anlaşılmıyor mesela. İnterneti kullanmanız lazım. Anor Londo’da dönen olayları ya da Gwyn’in çok kolay bir boss olmasının sebebini öğrenmek için araştırmak gerekiyor. Eğer wiki sayfalarından öğrendikten sonra puan verecek olsaydım daha yüksek verirdim. Oyunun müzikleri ise genel olarak iyi, beğeniyorum. Oyunun zorluk dengelemesini ve bossların aksiyon davranışlarını sevmiyorum. Daha girişten itibaren güçlü ve yine kısa bir sürede overpowered olan sınıflar var: Pyromancy ve Sorcerer. Bu iki sınıf sayesinde çok kısa bir süre içerisinde yüksek hasar vurabiliyorsunuz. Genel olarak kabul görmüş mana maliyeti bu oyunda yok çünkü mana yok.

Büyülerinizin sayısı var ve bitene kadar atabiliyorsunuz. Dert etmeyin, yarısına gelmeden bossları kesebiliyorsunuz eğer iyi bir build yaptıysanız. Yapmadıysanız da yarısında kesersiniz. Bosslar ise genellikle kolaylıkla çiizlenebiliyor. Bazılarında arkasında durmaya özen gösteriyorsunuz, bazılarında arka sol ya da sağ bacağı tarafında gibi. Sadece kaçarak da bir bossu yenebilirsiniz. Sonuç olarak, oyunun mimari tasarımıyla, haritasıyla, müzikleriyle ve karakterleriyle yaşattığı hissi beğendim. Bunların yanına rol yapma ve eşya çeşitliliğini de ekleyebilirim. Hikaye eğer oyunun içerisinde anlaşılabilmiş olsaydı daha iyi olurdu. AI, grafik kalitesi ve zorluk dengelemesi vasat. Serinin son oyununda bu saymış olduğum tüm kısımlarda dersini almış ve kendini geliştirmiş bir FromSoftware karşımıza çıkıyor. Her ne kadar kudurtsa da, krizlere soksa da bu oyunu seviyorum.

Dark Souls karakteri gwynevere
Oyunun gülü Gwynevere

PS, önceden biri bana dark souls hakkında böylesine uzun bir yazı yazacağımı söyleseydi muhtemelen siktiri çekerdim. Yazıyı tekrar okumadım bile. Kader…

Bir yanıt yazın