You are currently viewing Sifu Oyun İncelemesi

Sifu Oyun İncelemesi

  • Reading time:10 mins read
  • Post comments:0 Yorum

Kaldığımız yerden devam edelim. Diğer bir incelemek istediğim oyun ise Sifu. Sebebi tamamen öznel. Kendisi çok sevdiğim oyunlardan birisi. Bu zamana kadar oynadığım oyunların kombatlarına bakarak tamamen apayrı bir yerde konumlandırdığım bir oyundur kendisi. Grafik tasarımlarıyla, müzikleriyle ve uzak doğu dövüş sanatlarının sahip olduğu felsefeyi hissettirmesi anlamında çok başarılı bir oyun. Sadece anlayışlarını değil bizatihi kung fuyu iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz bu oyunda. Bu durumlar da oynayan insanlara eşsiz bir oyun deneyimi sunuyor.

Oyun Başlangıcı

Oyuna Yang karakteriyle başlıyorsunuz. Yanınızdaki insanlarla bir kung fu okulunu basıyorsunuz. Bu oyunda, okul zamanında Yang’in de dövüş sanatı eğitimi aldığı bir yerdir. Karşımıza bir zamanlar kung fu’yu bizlere öğretmiş sifumuz çıkıyor ve çok şey bildiğimizi söylüyor. Her ne kadar Yang istediğini sorunsuz bir şekilde almayı isterken bu hedefini tutturamıyor ve ustasıyla bir görsel şölen ortaya koyuyorlar. Oyunda sifumuz kolay lokma olmadığını göstermeye çalışsa da hakkın rahmetine kavuşuyor. Yang sifuyu öldürdükten sonra her ne kadar istediği tılsımı sonunda alacağını düşünse de tılsımın içinde olduğunu düşündüğü kutu boş çıkıyor ve çıkıp gidiyor. Bu oyun hikayesiyle intikam odaklı bir oyun kurgusu sunuyor. Oyunun baş kahramanı ise tüm olan biteni gizlenmiş olduğu yerden izleyen, Yang tarafından öldürülen sifunun oğlu. Bahsedilmiş olan ve oyunun prologue kısmını üst düzeye çıkaran kapışmanın diğer bir boyutu ise çakallara kurban giden ustamızın oğlunun her şeyi bilmesi. Yang oğlunun içerde olduğunu biliyor ve ortaya çıkmasını istiyor. Yanındakilerden meczup olanına çocuğu öldürme emrini veriyor.  Oyunun hikayesi bu noktadan itibaren ilerliyor.

Geleceğin sifusu ölümünü babasının koruyuculuğunu üstlendiği ve Yang’in peşinde olduğu tılsım sayesinde önlüyor bilmeden. Buradan sonra çocuğun ne yaşadığını bilmiyoruz ama bildiğimiz tek şey intikam için geri gelecek oluşu. O gece orada babasına o acıyı yaşatanlara acıyı yaşatmak ama bunun yönteminin ne olduğu tamamen size bırakılıyor. Bu oyunun en güzel yanlarından biri de bu. Her oyun bu kadar özgürlük sunmuyor oynayana.

Eşsiz bir dövüş oyunu
Muazzam bir kung fu deneyimi

Oyun Mekanikleri ve Yenilikçi Yaklaşım

Oyunun mekaniklerine giriş yapalım ufaktan. Daha da uzatmayalım. Oyun zaten en çok da mekanikleriyle öne çıkmış olan bir oyun.Yaşlandıkça güçlenen ama aynı zamanda canı azalan bir karakter kontrol ediyoruz. Bu da oyunun ana mekaniklerinden biri. Ölmek, yaşlanmak ve bu döngüyü durduramamak. Bu oyunda bir nimet mi yoksa bir lanet mi bilinmiyor. Çok farklı yorumlar gelebilir. Eğer ölmeseydi zaten yaşlanacaktı ama öldüğünde direkt 1 yaş daha yaşlanıyor. Yaşlanmak negatif tarafı. Olumlu yön ise her yaşı arttığında dövüş sanatında uzmanlaşıyor ama base can değerimiz düşüyor. Kendisini kung fu’ya ve intikama adamış biri için çok da negatif bir özellik olmasa gerek bu oyunda. Bu, oyunun en eşsiz mekaniği. Bu durum, oyunu benzersiz bir oyun kılıyor.

Sifu upgrade ekranı
Checkpointlerdeki ödül ekranı

Yukarıda bahsedildiği gibi oyunda her öldüğünüzde yaş alıyorsunuz. 20 yaşında başladığınız mücadeleyle bir bakmışsınız 70’li yaşlarınıza ulaşmışsınız. Oyuna yeni başlayanların ilk oynayışlarında kuvvetle muhtemel karşılaşacağı bir durum bu. Sekiro’yu oynamış kimseler bu oyuna daha çabuk adapte olacaklardır ancak yine de vücut sıyrılmalarının atılması da gerektiği bu oyunda kendinizi öğrenmek için zorlamanız gerekecek. Bu oyunun yaş alma sistemi, sadece bir görsel efekt değil. Oyunun kombat stili, canı, ve verdiğiniz hasarla beraber birçok şey değişiyor. Yani oyunda yaş almak sadece fiziksel değil, mekaniksel de bir dönüşüm. Gençken çeviksiniz, yaşlıyken daha ölümcül ama daha kırılgansınız. Bu oyun deneyimi gerçekten çok farklı. Bu oyun tecrübesi, unutulmaz bir oyun tecrübesi. Bu oyun sistemini çözene kadar tokat manyağı olabilirsiniz. Ama sistem kafanıza oturduğu anda, oyun bir sanat performansına dönüşüyor. Komboların estetiği, blokların zamanlaması ve karşı saldırıların akışı, hepsi bu oyunda bir dans koreografisi. Her dövüş sahnesinde bazı film ve dizilerden esintiler yakalayabilirsiniz. Yeri gelir Jet Li’yi anarsınız yeri gelir Jackie Chan ya da Daredevil’daki Punisher’ı hatırlayabilirsiniz. Bu oyunu oynamak, bir filmin içinde olmak gibi.

E tabii ki oyunda illallah edeceğiniz yerler de olacak. “Abi sağa vücut sıyrılması attım algılamıyor ya da tam zamanında savuşturma ettim yemin ederim bastım ya” diyeceğiniz zamanlar olacak. Gel gelelim sizlere kötü bir haberim var. Hayır. Ne tam zamanında savuşturma ne de sağa doğru bir vücut sıyrılması attınız. Kontrolcü ile oynarken vücut sıyrılmaları zor olabiliyor oyunda. Anlayabiliyorum evet doğru yapmışsınız gibi hissediyorsunuz ama dikkat ederseniz bu oyunda bir şeyleri es geçtiğinizi göreceksiniz. Bu, oyunun size öğrettiği bir ders. Böyle bir oyun deneyimi her oyunda olmaz. Bir diğer övgüyü hak eden detay ise oyunun animasyonları. Rakibinize attığınız her yumruk ve her tekme fiziksel bir tepki doğuruyor. Bazı oyunlarda düşman “sanki kendi kendine yere düşüyor” gibi hissedersiniz, bu oyunda öyle değil. Vuruyorsunuz. Gerçekten vuruyorsunuz. Vuruş hissi hocam, önemli. Beat’em up oyunlarda pek de görülen bir durum değil bu oyundaki. Yeni nesil Assassin’s Creed’ler gibi değil bu oyun. Hissediyorsunuz. O tekme o yumruk sizden çıkıyor, rakibe ulaşıyor ve adamı işte böyle fesleğen gibi saksıya oturturlar dedirtiyor. Çoğu zaman kendimi çocukluk filmlerimizin vazgeçilmezlerinden olan uzak doğu dövüş filmlerindeki başroller gibi hissettim. Bu oyun tam bir beat’em up oyunu.

Oyunun yetenek ağacı

Oyunun Sanatsal Tasarımı ve Zorluğu

Grafiksel olarak oyun minimalist ama bir o kadar da sanatsal. Gerçekçi grafiklere bel bağlamamış, bunun yerine estetik bir yol izlemişler. Oyunun arka planları yağlı boya tablo gibi. Neon ışıklar, sisli ormanlar ve geleneksel Çin yapılarıyla karşılaşıyorsunuz. Her oyun bölümü kendi atmosferini başarıyla yansıtıyor. Oyunun müzikleri var ya müzikleri, onları besteleyen arkadaş büyük ihtimalle dövüş koreografileriyle aynı odada çalışmış. Aksi düşünülemez çünkü oyun müzikleri her sahneye uyumlu. Hem vurucu hem karakterli hem de ritmik bir oyun. Bu oyun, müzikleriyle bile öne çıkan bir oyun. Geldik en tartışmalı kısma: Zorluk. Oyun kolay bir oyun değil. Başta sizi çıldırtabilir. Ama bu oyun zorluğu adil. Yani sistem oturduktan sonra “oyun saçma sapan bir şey yapmadı, ben salaklık ettim” diyorsunuz. Bu fark sizi tekrar denemeye itiyor. Her ölüm bir ders. Her başarısızlık bir basamak. Souls oyuncularına tanıdık gelir bu döngü. İlkinin günahı olmaz evet ama daha sonraları ise “git gud kardeşim. git Hello Kitty Island Adventure oyna” denilebilir. Bu oyun, sizi oyun yetenekleriniz konusunda zorlayacak bir oyun.

Her boss kavgasının sonunda oyuncuya bir tercih hakkı sunuluyor. Bağışlayacak mısın yoksa kelleyi koparacak mısın? Bu noktada oyunda uzak doğu dövüş sanatları anlayışı devreye giriyor. Bu tür ayakları yere basmayan ve rasyonellikten uzak anlayışları felsefe olarak nitelendirmem. Bu oyunda geçen anlayışı hiç merak etmedim o yüzden ne olduğunu bilmiyorum. Az çok ama tahmin edebiliriz. Biri yanağına tokat attıysa yapman gereken şey diğer yanağını dönmektir işte şiddete şiddetle karşılık verme, ying yang, elementler falan filan. Rasyonellikten uzak anlayışlar, biliyorsunuz. Oyunlar için kullanılabilir ama oyun dışında mantıklı değil. Bu oyun sadece bir oyun değil, aynı zamanda size etik bir ikilem de sunan bir oyun. Bu oyunda yaptığınız seçimler, karakterinizin oyun içindeki yolculuğunu şekillendirir ve bu da oyunu daha derin bir oyun haline getirir. Bu oyunun felsefesi, oyunun ruhunu oluşturur.

Türdaşlarından Sıyrılmış Oyun

Toparlayalım. Oyun, mekanikleriyle cezbedici, görselliğiyle etkileyici, atmosferiyle büyüleyici, felsefesiyle derinden etkileyecek bir oyun. Hayata bakışınız değişebilir ve her sabah 05:45’te uyanmaya başlayabilirsiniz. Dövüş sisteminin ustaca tasarlandığı, hikayesinin her ne kadar basit görünse de bir nebze derinlik barındırdığı, sabır ve disiplin üzerine kurulu bir deneyim. Tam anlamıyla bir beat’em up oyunu. Kimi zaman parmaklarınız kimi zaman sinirleriniz sınanıyor. Bu oyun, gerçek bir oyun deneyimi sunuyor.

Kalleş pusuda kaybettiğimiz ustamız…

Bir yanıt yazın